22 Şubat 2020 tarihinde Birgün Pazar ekinde yayınlanmıştır
Greta Gerwig sinemaya oyuncu olarak giriş yapan bir sanatçı. Özellikle Noah Baumbach’ın Greenberg (2010), Frances Ha (2012) ve Mistress America (2015) filmlerinde canlandırdığı özgür ruhlu kadın karakterle tanınıyor. Gerwig’in ilk yönetmenliği ise Lady Bird ( Uğur Böceği 2017). Gerwig’in Sacramento’da geçen gençlik yıllarından yola çıkarak yazdığı ve yönettiği Lady Bird, sonradan nasıl filmlerle karşımıza çıkacağının habercisi oldu bir bakıma. Lady Bird, anneler ve kız çocuklarının “sebepsiz” yere sadece kadın olmaktan kaynaklı bir rekabet içerisinde temsil edildiği kültürel geleneğe karşı çıkıyor ve son derece özgün bir anne kız ilişkisi anlatıyordu. Anne Marion’u ve kızı Christine’i ayrı ayrı var eden koşulları, sağlıklı bir iletişim kurmalarına engel olan faktörleri açık biçimde ortaya koyarken, “kadınların patriyarka altındaki öznel deneyimlerinin ve hayatın yapısal belirlenimlerinin”[1] ifade ediyordu.
Greta Gerwig’in Louisa May Alcott’un iki bölüm halinde 1868 ve 1869 tarihlerinde yayınlanan Little Women adlı eserinin sinema tarihindeki 8. uyarlamasını yönetmek istemesi yönetmenin bakış açısıyla hayli uyum arz ediyor. Gerwig romanın odaklandığı, cinsiyet eşitsizliği ve kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmelerinin güçlüğü, evliliğin farklı biçimlerle de olsa dayatılan bir yaşam şekli olmasına dair temaların, romandaki altı kadın karakteri biçimlendiren dinamiklerin son derece güncel / zamanlar ötesi olduğunu düşünmüş olmalı. İç savaşa dair gördüğümüz tek sahneyi saymazsak (ki o sahne de evrensel bir savaş sahnesi olarak tasarlanmış) filmin hangi dönemde geçtiğini anlamak için çaba sarf etmek gerekiyor, özellikle Oscar’da da ödüllendirilen kostüm tasarımı zamansız olma çabasının altını çizmiş.
Gerwig’in uyarlaması pek çok mecrada yazıldığı üzere uyarlandığı romanın ruhuna sadık ancak yapısal farklılıklara sahip. Bu yapısal farklılıklar da yönetmenin, romanda ya da önceki uyarlamalarda daha düşük sesle ifade edilen düşüncelerin yüksek sesle dile getirilmesini sağlıyor. Film romanın Jo’nun New York’ta yaşadığı son bölümüyle başlıyor ve zamansal ileri geri gidişler üzerine oturuyor. 1994 yapımı Little Women (Gillian Armstrong) ise romana uygun biçimde Mr. March’ın mektubuyla Mrs. March’ın / Marmee’nin eve gelmesiyle başlıyor. Aile yılbaşına babalarının mektubunu birlikte okuyarak giriyor. Böylesi bir açılış kızları içeriye mahrem mekana hapseden, kontrolü babanın sözüyle sağlayan, baba fiziksel olarak orada bulunmasa da “söz”üyle hala evin kadınlarını kontrol altında tuttuğunu ifade ediyor. Gerwig’in yorumunun Jo ve onun tek başına kendi ayakları üzerinde durduğu hayatı ile başlaması, anlatının tek bir kadın karakter odaklı olmasına, kadın karakterin arzusunu (kitabını yayınlamak) ve amacını takip etmesine (feminist film kuramında ödipal yörünge olarak anılan durum) hizmet ediyor.
1994 yapımı filmde Amy / Laurie ve Jo / Friedrich çifti arasındaki yaş farkı, oyuncu seçimleri nedeniyle hayli belirgindir. Kadın ve erkek oyuncular arasındaki kadının genç, erkeğin ise yaşlı olmasına dayanan uzlaşı kuşkusuz toplumdaki kadınlar ve erkekler arasında yaş ve deneyim farkı olması gerektiğine dair ataerkil uzlaşıları pekiştiren bir niteliğe sahiptir. Filmin 1994 versiyonunda Amy çocukluğundan itibaren Laurie’ye hayrandır, Laurie onu ilk öpen kişi olacağına dair söz vermiştir. Friedrich ise Jo’nun karşısında tam olarak bir öğretmen olarak konumlanır, sürekli ona nasıl yazması gerektiğini, eksikliklerini söyleyen kısaca “mansplaning”[3] yapan bir karakterdir. Hatta Jo’nun Little Women romanını “yazabilmesinin” sebebi Friedrich’in kendisine verdiği öğütleri dinlemesidir. Gerwig’in yorumundaysa Amy’nin Laurie’ye hayranlığını içeren bölümler çıkarılmış. Önceki filmlerde Amy’nin küçüklüğü ve büyüklüğünü canlandırması için iki oyuncu, Laurie içinse tek oyuncu kullanılırken Gerwig Amy için de tek oyuncu kullanmış. Amy (Florence Pugh) ve Laurie’yi (Timothee Chalamet) oynayan oyuncular aynı yaştalar. Amy, Laurie’ye muhtaç olan, onu bekleyen olarak sunulmuyor. Jo ve Friedrich ilişkisi, Jo’nun babasına hayranlığı, baba figürü yerine koyacağı onu “ehlileştirecek” bir erkeğe ihtiyaç duyması motivasyonundan hareket etmiyor. Jo’nun romanını yayınlama süreci koca ve evlilik süreci ile birlikte ilerlemiyor. Hem Amy hem Jo, kendilerine yönelik mansplaning söylemlerine yanıt veriyorlar. Zengin bir koca bulmak istediği için Laurie tarafından eleştirilen Amy öfkeyle yanıt veriyor “evet bunu istiyorum çünkü evlendiğimde tüm mal varlığım kocama ait olacak, doğurduğum çocuklar da kocamın malı olacak..” Jo ise yazdığı öyküleri eleştiren Friedrcih’e aynı öfkeyle bağırıyor “sen yazar bile değilsin..”
Greta Gerwig’in Little Women yorumu, kadınlara erkeklerin dünyasının içinde yer veren, komşu ev ve küçük kadınların evi arasındaki sınırı kaldıran bir film. Kadınlar, erkeklerin yalnız monoton ve ruhsuz hayatlarını aydınlatıyorlar.
* Cinedergi sitesinde 17 Şubat 2020 tarihinde yayınlanan Küçük Kadınlar adlı yazının eklemelerle genişletilmiş halidir.
http://www.cinedergi.com/2020/02/16/kucuk-kadinlar/
[1] Patricia White Gerwig and the Politics of Womens
Genres https://lareviewofbooks.org/article/ambidextrous-authorship-greta-gerwig-and-the-politics-of-womens-genres/?
[2] Patricia White Gerwig and
the Politics of Womens Genres https://lareviewofbooks.org/article/ambidextrous-authorship-greta-gerwig-and-the-politics-of-womens-genres/?